''Birden
kaldırımlardan taşan kalabalıkta onun da olabileceği aklıma geldi.'' cümlesiyle
başlayıp ''Sustu. Konuşmak gereksizdi.
Bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti. Biliyorlardı; anlamazlardı.''
cümlesi ile sona ermiştir.
Bir
adı bile olmayan roman karakterimiz C. hiçbir şeye ve hiçbir yere bağlı
kalamayan bir insandır.
Aylaktır.
Her sabah işe gider gibi evden çıkar. Onun farklılığı ise toplumsal kuralları
yok saymasıdır. İçinden geldiği gibi hareket etmesidir. Kimin ne düşündüğü ya
da ne yaptığı umurunda değildir. Günlerini lokantalarda, meyhanelerde ,
sinemalarda geçirir. Sık sık kendi iç dünyasına döner. Çevresini, insanları,
geçmişini, çocukluğunu düşünür. Özellikle çocukluğunu bir türlü kafasından
atamaz.
İlk
başlarda anlamakta sorun yaşayabilirsiniz bende böyle olmuştu. Hep bir şeyler
kaçırdığımı düşündüm ve tekrar tekrar okudum. Beyin jimnastiği yapmak
isteyenler için ideal bir kitap. Anayurt Oteli'yle yazarı tanıdım. Farklı bir
yazım tarzı olduğunu anlamıştım. Sonra Aylak Adamı okudum ben beğendim yazarın
kalemini. Farklılık iyidir…
Yusuf Atılgan'ın
hayatını araştırdığımda kitaplarındaki karakterleri daha iyi anladım. Ailesi
tıp okumasını ister. Ama o edebiyat fakültesine kaydolur. Babası ilk yıl para
gönderir fakat daha sonra başının çaresine bakmasını söylemiştir. Bana göre Anayurt
Oteli'nde ki ( Zebercet ) ve Aylak Adam'daki ( C. ) karakterlerinin babalarının varlıklı
olup mal varlığının kalması ya da baba faktörünün soğuk ve sert olmasının nedeni de bu olabilir.
📖Alıntılar...
Ağaç dalındaki, gövdeden ayrılma eğilimini fark ettin mi bilmem? Hep öteye öteye uzar. Gövdenin toprağa kök salmış rahatlığından bir kaçıştır bu. Özgürlüğe susamışlıktır.
Yoksa her şey ben olmadığım zaman, benim olmadığım yerlerde mi oluyordu?
Sevmek! Kelimelere herkes kendine göre bir anlam, bir değer veriyor galiba. Bu değerler aynı olmadıkça iki kişi iki ayrı dil konuşuyorlarmış gibi olmuyor mu?
Korkunç olan ne? Bunları herkes düşünür ama çoğu söyleyemez. İkimizin arasında saklı bir şey olmaması sana bir rahatlama vermiyor mu?
👧Pony
Ağaç dalındaki, gövdeden ayrılma eğilimini fark ettin mi bilmem? Hep öteye öteye uzar. Gövdenin toprağa kök salmış rahatlığından bir kaçıştır bu. Özgürlüğe susamışlıktır.
Yoksa her şey ben olmadığım zaman, benim olmadığım yerlerde mi oluyordu?
Sevmek! Kelimelere herkes kendine göre bir anlam, bir değer veriyor galiba. Bu değerler aynı olmadıkça iki kişi iki ayrı dil konuşuyorlarmış gibi olmuyor mu?
Korkunç olan ne? Bunları herkes düşünür ama çoğu söyleyemez. İkimizin arasında saklı bir şey olmaması sana bir rahatlama vermiyor mu?
👧Pony