Merhaba,
Türk edebiyatının ilk psikolojik roman denemesi…
Bu eserde kıskançlık duygusunun insana ve çevresindekilere nasıl zarar verdiği anlatılmaya çalışılmış. Ama her şeyin kıskançlık duygusundan kaynaklandığını düşünmekte tersiz bana göre. Romanda olaylar Zehra, Suphi, Sırrıcemal ve Üranü etrafında gelişiyor. Birçok insan gibi onlarda yaptığını düşünmez, düşündüğünü yapmaz, söylediğini duymazdı. Zaten bu yüzden karşımızdaki insanları yanlış anlamıyor muyuz? Kısaca romanımızın özeti Suphi'nin yaptıkları Zehra'nın kıskançlıklarına bağlanmış...
Bu zamana kadar okuduğum psikoloji romanlarında mutlaka aldatma konusu ele alınıyor. Psikolojinin alanı sadece bu konuyu kapsıyormuş gibi bir izlenim oluşturuluyor...
📖Alıntı...
- Kim bilir? Bugün onu benim için feda eden yarında beni onun için feda edemez mi?
- Sevmek, sevilmek! İşte şu dünyada insanın biraz yüzünü güldüren mutluluk, bu nimetten ibaretti.
- Kendisi gibi yaratılıştan kıskanç olan kadınlar aşklarına karşı yapılan aşağılamaya, mümkün değil sabırla tahammül edemezlermiş. '' Kadın gönlüyle şaka olmaz. Kadınların gönlü oyuncak değildir.''
- Suphi'yi düşünmek bile Muhsin'in kocalık haklarına karşı bir tecavüz, bir ihanet değil miydi?
👧Pony