Öne Çıkan Yayın

📚Aylak Adamı - Yusuf Atılgan || KİTAP YORUMU!

''Birden kaldırımlardan taşan kalabalıkta onun da olabileceği aklıma geldi.'' cümlesiyle başlayıp   ''Sustu....

8 Nisan 2018 Pazar

📚Aylak Adamı - Yusuf Atılgan || KİTAP YORUMU!




''Birden kaldırımlardan taşan kalabalıkta onun da olabileceği aklıma geldi.'' cümlesiyle başlayıp  ''Sustu. Konuşmak gereksizdi. Bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti. Biliyorlardı; anlamazlardı.'' cümlesi ile sona ermiştir.



Bir adı bile olmayan roman karakterimiz C. hiçbir şeye ve hiçbir yere bağlı kalamayan bir insandır.
Aylaktır. Her sabah işe gider gibi evden çıkar. Onun farklılığı ise toplumsal kuralları yok saymasıdır. İçinden geldiği gibi hareket etmesidir. Kimin ne düşündüğü ya da ne yaptığı umurunda değildir. Günlerini lokantalarda, meyhanelerde , sinemalarda geçirir. Sık sık kendi iç dünyasına döner. Çevresini, insanları, geçmişini, çocukluğunu düşünür. Özellikle çocukluğunu bir türlü kafasından atamaz.



İlk başlarda anlamakta sorun yaşayabilirsiniz bende böyle olmuştu. Hep bir şeyler kaçırdığımı düşündüm ve tekrar tekrar okudum. Beyin jimnastiği yapmak isteyenler için ideal bir kitap. Anayurt Oteli'yle yazarı tanıdım. Farklı bir yazım tarzı olduğunu anlamıştım. Sonra Aylak Adamı okudum ben beğendim yazarın kalemini. Farklılık iyidir…



Yusuf Atılgan'ın hayatını araştırdığımda kitaplarındaki karakterleri daha iyi anladım. Ailesi tıp okumasını ister. Ama o edebiyat fakültesine kaydolur. Babası ilk yıl para gönderir fakat daha sonra başının çaresine bakmasını söylemiştir. Bana göre Anayurt Oteli'nde ki ( Zebercet ) ve Aylak Adam'daki ( C. ) karakterlerinin babalarının varlıklı olup mal varlığının kalması ya da baba faktörünün soğuk ve sert olmasının nedeni de bu olabilir. 


📖Alıntılar...


Ağaç dalındaki, gövdeden ayrılma eğilimini fark ettin mi bilmem? Hep öteye öteye uzar. Gövdenin toprağa kök salmış rahatlığından bir kaçıştır bu. Özgürlüğe susamışlıktır.

Yoksa her şey ben olmadığım zaman, benim olmadığım yerlerde mi oluyordu?

Sevmek! Kelimelere herkes kendine göre bir anlam, bir değer veriyor galiba. Bu değerler aynı olmadıkça iki kişi iki ayrı dil konuşuyorlarmış gibi olmuyor mu?

Korkunç olan ne? Bunları herkes düşünür ama çoğu söyleyemez. İkimizin arasında saklı bir şey olmaması sana bir rahatlama vermiyor mu?

                                                 👧Pony

30 Mart 2018 Cuma

📚Hachiko - Leslea Newman | KİTAP YORUMU!



📖 "...Ve böylece günler geçti. Hachi, kiraz çiçeklerinin açtığı ilkbaharda da tren istasyonunda bekledi, yağmurların yağdığı yaz ayında da. Yaprakların renk değiştirdiği sonbaharda da bekledi, karların düştüdüğü kışta da. Günler günleri kovaladı ve Hachi her gün, saat tam üçten önce Profesör'ü karşılamak için istasyona geldi. Ve her gün hayal kırıklığı yaşadı. Ama asla umudunu yitirmedi."

Merhaba😊

Bir hayvansever olarak benim için yürek burkucu bir kitap oldu. Çoğunuz biliyordur belki ama bilmeyenler için konusunu özetleyeyim. Hachi, Profesör Ueno'nun henüz yavruyken sahiplendiği Akita cinsinde uysal bir köpektir. Sahibine her gün tren istasyonuna giderken eşlik eder ve her gün aynı saatte onu karşılamak için tren istasyonuna geri döner. Bir gün Profesör Ueno, iş yerinde ani bir şekilde hayatını kaybeder. Ancak Hachi yıllarca aynı saatte tren istasyonuna giderek sahibinin dönmesini bekler. Akita'nın bu sadakati insanların dikkattini çeker ve isminin sonuna sevgi ve saygı bildiren -ko ekini getirirler.

Kitap gerçekte yaşanmış bir hikayeye dayanmaktadır ve izlemek isterseniz filmide bulunmakta... Hachiko o zamanlarda Japonya halkına sabretmeyi, beklemeyi, umut etmeyi, sadakati ve arkadaşlığı öğretmiş ve hala da öğretmeye devam etmektedir.

Ortalama bir okuma hızıyla bir saate bitirebileceğiniz, sizi duygusallaştırabilecek ve hatta ağlatabilecek, çerez, tatlı bir roman.  Her yaşa hitap ettiği için, herkese gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim. (10/10)

Şimdilik hoşçakalın👋

🍑Rose


23 Mart 2018 Cuma

📚Ahlaksız Teklif - Nicole Jordan | KİTAP YORUMU!




Selam kitap severler~

Kitap 1810 yıllarının Londra'sında geçiyor. Konusu, Londra'nın en çapkın, en ahlaksız asilzadesi Lord Sin'in (Günah) çok sevgili küçük kardeşi Olivia bir adam ile yaptığı gizli buluşma sonrasında sakat kalıyor ve itibarını zedeliyor. Lord Damien Sinclair, kardeşinin itibarını bir nebze olsun kurtarabilmek ve intikamını alabilmek için, Aubrey Trent'i öldürmek yerine süründürüyor, yani bütün mal varığını kumar oynarken kendisine karşı kaybetmesine vesile oluyor. Aubrey'in kardeşi Vanessa, ağabeyi yüzünden düştükleri bu zor durumdan kurtulmak için Lord Sin'e kız kardeşi için refakatçi olmayı öneriyor fakat Lord Sin'in Vanessa için daha farklı planları var.

 Vanessa, hasta annesi ve genç iki kız kardeşi için Lord Sin ile bir anlaşma yapmak zorunda kalıyor. Akılsız ağabeyinin borçlarını silmesi karşılığında Lord Sin'in metresi olmayı ve kardeşi Olivia'ya refakatçilik etmeyi kabul ediyor. Ancak işler ne Vanessa'nın umduğu ne de Lord Sin'in istediği gibi gidiyor.

Ahlaksız teklif, tutku dolu bir kitaptı. Bazen olayların gidişatından hoşlanmadım, bazen hoşlandım. Bazen karakterleri haklı ve haksız buldum. Bazende fazlasıyla sinirlendim.
Özellikle Lord Sin'in bir arkadaşının söylediği şu sözlere: "Her kadın satılıktır. Tek soru fiyatının ne kadar olduğudur."
Sanırım bu sözler o zamanın Londra'sında kadınlara biçilen değeri bir hayli ölçmektedir.

Benim için çerezlik bir kitaptı ve o zamanların Londra'sının ahlaksız yönlerine tanıklık etmiş oldum. Çok iyi olmadığı kadar çok da kötü değildi. Eğer konusu ilginizi çektiyse ve bu tarz kitaplar hoşunuza gidiyorsa okunması tavsiye olunur. Ancak içerisinde bir takım cinsel unsurlar da  yer aldığı için en az 16 yaş sınırlaması olması gerektiğine inanıyorum.

📖Alıntılar...

🌷"Geçmişi değiştiremeyiz. Sadece geleceğin daha iyi olması için çaba gösterebiliriz.."

🌷"Daha yakın olmak istiyorum. O kadar yakın ki, sen olmadan nefes almamalıyım," diye fısıldadı Damien.

🌷"Maskeli baloda gördükleri yüksek sosyetenin yansıması gibiydi; erkekler metreslerine sağdık kalırken, eşlerine oldukça az değer veriyorlardı."

🌷"En derin bağlar bile güçlü bir azimle koparılabilirdi."

Şimdilik hoşçakalın~

Rose🍑

18 Mart 2018 Pazar

📚Bülbülü Öldürmek - Harper Lee || KİTAP YORUMU!



(Pamuk: "Bi hüzünlendim ki sorma gitsin.")

Evet Pamuk bile dile geldi kitap severler, gerisini siz düşününün. Sizi sıkmadan hemen kitap yorumuna geçeyim.


Scout ve Jem adlarında iki kardeşin kasabada geçen günlük hayatını konu alıyor. Yaşlı komşuları Radley'i evden çıkartmaktan başka bir amaçları olmayan bu çocukların başlarından geçen olaylarla olgunlaşmaya başladıklarını göreceksiniz. Babaları kasabada saygı duyulan bir avukattır.Kimsenin kabul etmediği tecavüz davasını kabul etmesiyle kasaba halkı tarafından baskı görür. Bir zencinin haksız yere suçlanmasına göz yummayan avukat, çocuklarına ne söylenirse söylensin dik durmalarını öğütler.Dava ilerledikçe baskı yerini eyleme bırakır. Düşman kesilen davacı, hain planlarına çocukları dahil ederek aileye zarar vermenin yollarını ararlar.


Bir çocuğun gözünden ırkçılığı görecek, adalet,eşitlik, özgürlük kavramlarının aslında isimden öteye geçemediğinin,ön yargıların esiri olan insanların ayrımcılığını, iyilik ve kötülüğün toplum tarafından algılanışını ve bu  düzene karşı çıkan bir avuç dolusu güzel insanla tanışacaksınız. Bu kitabın bize verdiği en büyük ders  elimizi kalbimize götürerek vicdanımızı sorgulatması. Çarpıcı anlatımı, yalın dili, naif dokusu  tüm olumsuz olaylara rağmen içinizi ısıtacak.Okudukça elinizden bırakmayı geçtim hiç bitmesin isteyeceğiniz türden bir roman. Umarım bende çağrıştırdığı duygular siz okuduğunuzda da olur.

📖Alıntı...



(Pamuk: "Niye öyle bakıyorsunuz? Ekmek musaf çarpsın ki ben öldürmedim diyorum.")


''İstediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama unutma, bülbülü öldürmek günahtır.''


"Sen zencileri mi savunuyorsun, Atticus?"
"Elbette savunuyorum. Zenci deme, Scout. Bu kabalıktır."

"Okulda herkes öyle diyor".
"Bundan böyle o herkesten bir kişi eksilecek".

"Söylenecek çok şey vardı ama söylememeye karar verdim."

"Başka insanların yüzüne bakabilmek için ilk önce kendi yüzüme bakabilmeliyim."

"Bazı adamlar vardır, o adamlar... öbür dünyayla o kadar meşguldürler ki bu dünyada yaşamayı hiç bilmezler..."

"Daha başlamadan yüz yıl önce davayı kaybetmiş olmamız demek kazanmaya çalışmayacağımız anlamına gelmez"

"...ama bazen bir adamın elindeki İncil... babanın elindeki viski şişesinden daha tehlikeli olabilir."
"Bizim mahkemelerimizde, beyaz adamın dünyasıyla siyah adamın dünyası karşı karşıya geldiğinde, her zaman beyaz adam kazanır.Bu ne kadar çirkin olursa olsun hayatın bir gerçeği."

"Görünüşte hepimiz aynı türden canlılarız değil mi? Hepimiz etten ve kemikten oluşuyoruz, hepimiz aynı şekilde dünyaya geldik, aynı şekilde besleniyor, aynı havayı soluyoruz.Peki ya yeryüzünde bitmek bilmeyen bu kavgalar, savaşlar neden? Biz neden sürekli birbirimizi üzüyor, eziyor ve tüketiyoruz? Neden birileri sürekli diğerleri üzerinde egemen olma, üstünlük savaşı kurma eğiliminde?"

Nana...

16 Mart 2018 Cuma

📚Başka Bir Gün - David Levithan || KİTAP YORUMU!



Selam Kitap Severler...

Okulumun kütüphanesinde bulunca dayanamayıp bir günde bitiriverdim😆
Öncelikle şunu söylemeliyim ki ufak çaplı bir hayal kırıklığı yaşadım. Çünkü kitap öyle güzel bir yerde bitmişti ki... Ve ben devam kitabı olduğunu görünce roman kaldığı yerden devam edecek sandım, ancak öyle olmadı. Olaylar ve baş karakterlerin arasında geçen dialoglar aynıydı. Tek farkı, bu sefer Rhiannon'un bakış açısından bakılıp, anlatılmasıydı.

Açıkçası okumadan önce biraz sıkıcı olabileceğini düşünüyordum. Nitekimde başlarda pek zevk alamadım. Çünkü olayları biliyordum. Ancak ilerledikçe daha ilgi çekici olmaya başladı ve sıkılmadığımı fark ettim.
Rhiannon'un düşünceleri, iç dünyası, arkadaşları... A'nın açısından göremediğimiz her şey mevcuttu kitapta ve sevdim. İlk kitabı kadar olmasa da sevdim. Kesinlikle okuduğum için pişman değilim.

Kitabın sonundan yola çıkarak seriye bir kitap daha eklenir diye bir ümit içerisindeyim🙇 David Levithanin kalemini sevdim. En yakın zamanda diğer kitaplarına da göz atmak istiyorum. Kitaba puanım 8/10.

Şimdilik hoşçakalın~

📖Alıntılar~

"Çözmem gerken şeyler vardı. Ama ne olduğu belli olmayan bir şeyi nasıl çözebilirdiniz? Belirsiz şeyler -aşk gibi, çekim gibi- çözmesi en zor şeylerdi."

"Neyi desteklediğiniz hakkında hiçbir fikriniz yokken destekleyici olmak zordu. Karşınızdaki nerede olduğunu bilmenize izin vermiyorsa onun yanında olmanız zordu."

"Bir şehrin adını yeterince fazla söylediğinizde uydurma bir yer gibi hissettirmeye başlıyordu."

"Çoğu zaman aşk, karşındakinin ne istediğini bulmak ve ona vermek gibi geliyor. Bazen bu imkansızdır. Fakat bazense gayet kolay."

"Ölümü aradığımızı sandığımız çoğu zaman aslında aşkı arıyoruz."

🍑Rose..

9 Mart 2018 Cuma

📚Her Gün - David Levithan | KİTAP YORUMU!








Selam kitap severler...

Doğduğunuz günden itibaren gerçekten size ait bir bedenin, adın, soyadın, anne ve babanın olmadığını hayal edin. Her gün farklı bir bedende, farklı bir hayata uyansaydınız ne yapardınız?

A, tam olarak böyle bir yaşam sürmekte. Her gün farklı bir bedende uyanmakta, farklı bir cinsiyete ve isme sahip olmakta. Bir gün uyuşturucu bağımlısı bir erkek, bir gün şişman bir insan, diğer bir gün psikolojisi bozuk bir genç kız, diğer bir gün yasa dışı yollarla ülkeye getirilmiş olan bir hizmetçi, diğer bir gün futbolcu, bir sonra ki gün oldukça sıradan bir insan...
Kitap 5994. gün Justin adında bir gencin bedeninde uyanmasıyla başlıyor. Ruhsuz, umursamaz ve bencil bir genç olan Justin'in kız arkadaşıyla karşılaştığında, olmaması gereken bir şey oluyor ve Rhiannon'a aşık oluyor. Normalde, girdiği bedenlerin, hayatına son derece saygı duyan ve olabildiğince yaşamlarına müdahale etmemeye özen gösteren A, bu kuralını o günlüğüne boş verip Rhiannon'u okyanusa götürüyor. Günü güzel sonlandırdıktan sonra ona veda etmek zorunda kalıyor, çünkü bir daha aynı bedene giremeyecek ve onu göremeyecektir.
Sonra ki günlerde Rhiannon aklından bir türlü çıkmak bilmiyor. Kendine, kalbine engel olamayıp farklı bedenlerle onu görmeye gidiyor. Ve sonunda kimsenin bilmediği varlığını sadece ona gösterip kanıtlıyor.

 Kitabı çok fazla anlatıp heyecanını kaçırmak istemiyorum. Kurguyu çok sevdim. Çok fazla sevdim. Olaylar, cümleler, anlatım tarzı, sonunu bile! Her sayfasında heyecanlandım. Her şeyiyle harikaydı ve sevmediğim hiçbir yanı yoktu. Yazar'ın hayal dünyası beni kendine hayran bıraktı, o kadar çok karakteri bu kadar güzel betimleyebilmesi harika ötesiydi. Kitap hakkında daha söylemek istediğim çok şey var ama okuyup öğrenmenizi tercih ediyorum. Serinin ikinci kitabını elime geçirdiğim anda okumanın hayalini kuruyor ve size de şiddetle tavsiye ediyorum.

Umarım kitabı benim kadar çok seversiniz..

📖Alıntılar~

" Asla cebimde fotoğrafını taşıyamayacaktım. Asla el yazısıyla yazdığı bir mektuba ya da yaptığımız her şeyi gösteren bir albüme sahip olamayacaktım. Asla onunla şehirde bir apartman dairesini paylaşamayacaktım. Asla aynı anda aynı şarkıyı dinleyip dinlemediğimizi bilmeyecektim. Birlikte yaşlanmayacaktık. Başı sıkıştığında aradığı kişi olmayacaktım. Anlatacak hikâyelerim olduğunda arayacağım kişi olmayacaktı. Bana verdiklerini asla saklayamayacaktım. Yanımda uykuya dalarken onu izledim.
Nefes alırken onu izledim. Rüyalara dalarken onu izledim.
Bu anı.
Sahip olacağım tek şey olacaktı.Her zaman buna sahip olacaktım."

~

"Ben olduğumu nereden anladın?" diye sormak zorunda kaldım.
"Bana bakış şeklinden," dedi. "Başka kimse olamazdı."

~

" Rhiannon'un görüntüleri zihnime hücum etti. Bastırmaya çalışıyordum ama bir yerlere haspsetmesi kolay olmuyordu. Devasa bir şey tecrübe ettiğinizde nereye bakarsanız o oradadır ve dediğiniz her kelime olmak ister."

~


"Diger insanların hayatlarını kişisel olarak algılıyordum; arkadaşlarının arkadaşlarım olacağını, ebeveynlerinin ebeveynlerim olacağını hissediyordum. Ancak bir süre sonra durmam gerekti. Bu kadar ayrılığa katlanmak kalbimi fazlasıyla kırıyordu."

🍑Rose...


7 Mart 2018 Çarşamba

📚Yeraltından Notlar - Dostoyevski || KİTAP YORUMU!


Merhaba 👧


Bahsedeceğim eser, Yeraltı ve Notlar olmak üzere iki bölümden oluşan, anlatımı akıcı ve okumaya başladığınız an sizi içine çeken, Dostoyevski'nin Yeraltından Notlar Kitabı...

Yeraltı bölümünde bazı cümleler paragraf olacak şekilde uzun, bu yüzden tekrar okuma ihtiyacı hissettiriyor. Notlar kısmında ise cümleler tam tersine kısa. Mizahi bir dille yazılmış, daha çok sohbet havasında da diyebiliriz. Kitap sorular sorarak bizi düşünmeye itiyor. Benim en çok dikkatimi çeken kısım şuydu. Kahramanımız, anılarından yazarak kurtulma çabasında ben ise anılarımı hatırlayarak unutma taraftarıyım. Hani bir şeyi ne kadar hatırlamak istersen o kadar çabuk unutursun ya, benimde düşüncemde bu yönde.



Kendini gerçek dünyadan soyutlamış birinin iç çatışmalarının anlatıldığı  bu kitapta kahramanımız 40'lı yaşlarından, gençliğine bir bakış atıp ve onun kendi dünyasına (yeraltına) sığınmasının nedenlerini bize açıklıyor.


İnsanların arasında hiçbir zaman kendine yer edinememiştir. Onlardan daha zeki olduğunu düşünür ve yer edinememesinin sebebi de budur. Genel olarak insanları küçümser. Kendini '' hasta bir adamım ben '' diye tarif eder. Kendisiyle de çok çelişir. Kişi kendisine güvenemeyen biri olduğunu söyler ve sebebini de bilinçli oluşuyla açıklar.( Kesinlikle bende böyle olduğunu düşünüyorum. ) Ona ait olan dünyasında kalabilmek için insanları hayatından çıkarmıştır. Bazen birilerine ihtiyaç duyar, arkadaşlarının arasına girmeye çabalar ama onlarla da yapamaz. Bir türlü onlara benzemeyi beceremez. Çünkü onlardan çok farklı bir dünyası vardır. Sürekli yapamayacağını bildiği şeyleri düşünür.

Eğer hala okumadıysanız okumanızı tavsiye ederim...



📖Alıntılar...

Her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır; gerçek, tam manasıyla bir hastalık.


- Bazen yüreğimin ta derinlerine zehir gibi acı veren bir düşünce saplanıyordu.


- Kolay elde edilmiş bir saadet mi, yoksa insanı yücelten ıstırap mı daha iyidir? Evet, hangisi daha iyi?


- Zamanla insan arasına karışmak dost edinmek ihtiyacı duymaya başlamıştım.


- Her insanın hatıralarında, herkese söyleyemeyeceği, ancak dostlarına açabileceği taraflar vardır. Hatta dostlara bile açılamayacak, insanın yalnız kendine saklayacağı sırları da bulunur. Bunlardan başka kendi kendimize bile açmaktan çekindiğimiz konularda vardır ki, bunların sayısı şerefli bir insanın dağarcığında bile hayli kabarıktır.


                                    👧Pony



5 Mart 2018 Pazartesi

📚Alaska'nın Peşinde- John Green | KİTAP YORUMU!





Miles Harter biyografi okumaya meraklı, son sözleri ezberlemeyi seven içine kapanık bir gençtir.
Hayatının büyük belkisini bulabilmek umuduyla uzak bir şehirde yatılı okula gitmeye karar verir.
Kendi halinde bir çocuk olan Miles, karekterine kesinlikle  zıt düşecek insanlarla arkadaşlık kurar.
Bunlardan biri zeki, komik, gizemli kişiliğinin yanısıra gelgitleri olan  anlaşılması zor Alaska'dır.
Miles daha ilk bakışta ondan hoşlanmıştır. Tanımaya başladığındaysa kendini Alaska'nın bilinmezine doğru çekilirken bulur.

İlk içki, ilk şaka, ilk dost, ilk aşk, son sözler...

Bu yazarımızın yalnızca iki kitabını okumuş olmama rağmen iz bırakanlar arasında yerini alıyor.Eğer hala okumadıysanız şiddetle tavsiye ederim.Romandaki karakterlerin her biri bambaşka bir hikaye barındırıyor ve altı boş değil, sırf bu sebeple bile okuyabilirsiniz.

Hoşçakalın...

 📖Alıntı ...


"Hepiniz keyif almak için sigara içiyorsunuz. Bense ölmek için içiyorum."

"Cenneti ateşe verecek ve cehennemi söndürecek kadar güçlü bir kadın."

"...ve insanlar dengesizdir dostum, insanlarla yaşamaya alışmalısın..."

"Anlayamazdı çünkü öptüğü son kişi o değildi, çünkü tutulamayacak bir sözle geride bırakılmamıştı."

"O kadar çok son söz biliyorum ki. Ama onunkini asla öğrenemeyeceğim."

"...benim hakkımda anlaman gereken şey şu ki ben derinlemesine mutsuz bir insanım."

''Bir şeyin parçalanmamasını dilemeyi bıraktığınızda parçalandıklarında acı çekmeyi de bırakırsınız.''

"Neden iyi insanlar hayatta berbat şeyler yaşar?"

"Bir noktada yara bandını çekip çıkarırsınız ve acıtır ama daha sonra biter ve rahatlarsınız."

NaNa...


2 Mart 2018 Cuma

📚Dönüm Noktası - Charles Dickens || KİTAP YORUMU!


Scrooge, cimri, aç gözlü, tuttuğunu bırakmayan, yalnız ve soğuk ruhlu bir ihtiyar olmakla birlikte, insancıl olan tüm yaklaşımları kendinden uzak tutuyordur ve böylece despot, sevimsiz bir ihtiyara dönüşüyordur. Noel'i bile kutlamayı gereksiz gören Scrooge, bir Noel gününde evine girecekken vefat etmiş olan iş ortağı Marley'in hayaletini görür. Scrooge başta inanmaz ama birkaç evreden geçtikten sonra hayalet ile konuşmaya başlar. Eski dostunun hayaleti, sonunun kendisi gibi olmaması için Scrooge'ye üç ruh geleceğini söyler.

Gerçekten de bu üç ruh Scrooge' yi ziyaret eder ve ona aklı başına gelip, hatalarını anlasın diye bazı anlarda, anılarda bulunma imkanı verirler..

Kısaca kitabın konusu böyle. Ders çıkarılabilecek, ve aslında sonu tahmin edilebilir olan basit tarzda denebilecek bir kitap bana göre. Konusunun benzerlerini daha önce bir çocuk kitabında, bir filmde veya bir çizgifilmde, hatta masallarda bile görmüş, rast gelmiş olabilirsiniz. Yine de Charles Dickens'in kaleminden bu tarz bir şey okumak zevkliydi.
Benim sıkılmadan okuduğum çerez bir kitap oldu. Sizde bunun gibi kısa ve tadında bir kitap okumak istiyorsanız veya merak ettiyseniz okumanızı tavsiye ederim. (6/10)

📖Alıntı...

🎄...Haydutların arasına karışan kız acımasızca tartaklandı. Onlardan biri olmak için neler vermezdim! Böyle kaba olmazdım, tabii. Dünyaları verseler, o örgülü saça dokunamazdım, o saçları bozamazdım. Yaşamım pahasına da olsa, bir tutamını koparamazdım. Tanrı şahidimdir! O gözüpek sürüsü gibi beline dolanamazdım. Bir kere kolumu dolasam, ceza olarak kolum dolandığım gibi kıvrık kalacak gibi gelirdi. Ama o dudaklara dokunabilmeyi, onları aralasın diye ona sorular sormayı, kızarıp bozarmadan o eğik gözlerdeki kirpikleri görmeyi çok isterdim. Santimine paha biçilmez saçlarından tek bir bukleyi salıverebilmek için çocuklar kadar özgür olabilmeyi, yaptığımın değerini anlayacak kadar da erkek olmayı isterdim..

🍑Rose

26 Şubat 2018 Pazartesi

📚Zehra - Nabizade Nazım || KİTAP YORUMU!




Merhaba, 

Türk edebiyatının ilk psikolojik roman denemesi…

Bu eserde kıskançlık duygusunun insana ve çevresindekilere nasıl zarar verdiği anlatılmaya çalışılmış. Ama her şeyin kıskançlık duygusundan kaynaklandığını düşünmekte tersiz bana göre. Romanda olaylar Zehra, Suphi, Sırrıcemal ve Üranü etrafında gelişiyor. Birçok insan gibi onlarda yaptığını düşünmez, düşündüğünü yapmaz, söylediğini duymazdı. Zaten bu yüzden karşımızdaki insanları yanlış anlamıyor muyuz? Kısaca romanımızın özeti Suphi'nin yaptıkları Zehra'nın kıskançlıklarına bağlanmış...

 Bu zamana kadar okuduğum psikoloji romanlarında mutlaka aldatma konusu ele alınıyor.  Psikolojinin alanı sadece bu konuyu kapsıyormuş gibi bir izlenim oluşturuluyor...


📖Alıntı...

- Kim bilir? Bugün onu benim için feda eden yarında beni onun için feda edemez mi?

- Sevmek, sevilmek! İşte şu dünyada insanın biraz yüzünü güldüren mutluluk, bu nimetten ibaretti. 

- Kendisi gibi yaratılıştan kıskanç olan kadınlar aşklarına karşı yapılan aşağılamaya, mümkün değil sabırla tahammül edemezlermiş. '' Kadın gönlüyle şaka olmaz. Kadınların gönlü oyuncak değildir.''

- Suphi'yi düşünmek bile Muhsin'in kocalık haklarına karşı bir tecavüz, bir ihanet değil miydi? 



                                                                                              👧Pony



23 Şubat 2018 Cuma

📚Gece Fısıltıları- Judith McNaught || KİTAP YORUMU! |


Merhabalar~👋

Öncelikle kitabın konusunu merak edenlerin aşagıdaki fotoğrafa göz atmalarını isteyeceğim çünkü kitabın konusundan değil, karakterlerinden ve sevdiğim şeylerden bahsedeceğim.😌


Evet, işe yazarın okuduğum ilk kitabı olduğunu söylemekle başlayayım. Kitap kendime ait değildi, bir arkadaşımdan okumak için ödünç almıştım. Yazarın kalemini çokça sevdim. Sloan için çizdiği karaktere hayran kaldım. Çünkü o zamanlarda erkeklerin el üstünde tutulmasına rağmen polis olmuş, ayakları yere basan ve gururlu bir kadındı. Tam idealistti ve ben açıkçası böyle güçlü kadın karakterlere aşığım. Sloan erkeklerin egosunu tatmin edemeyen, dik başlı ve kendi yardımsever bir kadın olarak hafızaman kazındı. 

Kitapta bir FBI ajanımız vardı. Paul Rihardson. Ben bu karakteride çok sevdim. Kitap aslında Paul ile başlıyor. Her ne kadar yanlış izlenimlere kapılıp hatalar yapsada iyi biriydi. Erkek başrolden daha çok sevdiğimi fark ettim şuan😁 Zaten ilk başta onu Sloan'ın beyaz atlı prensi sanmıştım ama yanılmışım. 

Sloan'ın beyaz atlı prensi Noah'tı! Noah hakkında fazla bir şey söylemek istemiyorum. Okuyup kendiniz karar vermeniz daha uygun olacak bence.😈  Bir tek şunu söylemek istiyorum. Noah, benim hayal dünyamda bir türlü canlanmadı. Fiziğini, gözlerini, tenini...hayal dünyam bir araya getiripte bir adam yaratamadım o yüzden görüntüsü bende muammaydı.😁 Ancak sevdin mi, diye sorarsanız eh işte diyeceğim. Sloan ile olan ilişkilerini sevdim sanırım. 

Bahsetmek istediğim bir diğer karakter Jess ve Sara. Sara, Sloan'ın en yakın arkadaşı. Adaş olduğumuz için kıza ayrı bir sempati besliyorum ve kitapta ki ilk shipim Jess ile o'ydu. 

Beni en çok şaşırtan karakterlerden biri Paris oldu. Kitabın sonuna kadar kız iyi mi, yok kötü mü hiç emin olamadım.  

Kitabı aralıksız bir heyecanla okudum. Başlarda çok fazla olmasada sonları polisiye romanlarını andırdı ama tam bir polisiye romanı olmadığını belirtmek isterim. Kitap beni hiç sıkmadı ve heyecanı hiç elden bıraktırmadı. . Son olarakda kitapta çok olmasa da bir parça cinsellik unsurları bulunduğunu ve bu yüzden yaşı 13'ün altında olan arkadaşların okumamasını önererek postumu sonlandırmak istiyorum. 

|📖Alıntılar~

🔫Noah Maitland gibileri, New York şehrini aydınlatmaya yetecek kadar cinsel elektrik üretirler ve bunun böyle olduğunuda gayet iyi bilirler. Bu onların sahip oldukları bir güçtür ve çevrelerindeki herkese karşı kullanırlar.

🔫İdealistlerin çok belirli özellikleri vardır. Neyin doğru neyin yanlış olduğuna kendileri karar verirler. İçlerinden gelen sesi dinlerler ve kendi değer yargıları doğrultusunda davranırlar. İdealizim törpülenmedikçe kendisinden başka bir otoriteye baş eğmez. İdealistlet her zaman serseri mayınlardır.

Bir sonraki postumda görüşmek üzere. Hoşçakalın~😌

😌Rose

19 Şubat 2018 Pazartesi

📚Sen Bunu Okuduğunda Ben Ölmüş Olacağım - Julie Anne Peters || KİTAP YORUMU!




Daelyn Rice insanlara güvenmek ister ama karşısına bir türlü doğru insanlar çıkmaz. Çocukluğundan itibaren fiziksel özellikleri nedeniyle alay edilen, kandırılan ve hor görülen, çeşitli zorbalıklara maruz kalmış bir genç kızdır. Etrafındaki insanların bu davranışları yüzünden sürekli intihar girişiminde bulunur fakat başaramaz.

Ailesi bile onu, okula gitmek istemediği halde baskı uygulayarak okula gönderir. Daelyn bir gün internette dolaşırken 'Işığın içinden' isimli intihar sitesi bulur. 23 günlük bu süre zarfında insanlara neden güvenemediğini ve onların zorbalıklarına nasıl maruz kaldığına şahit oluyoruz.Tabii Santana adlı gençte bu süreçte Daelyn'nın karşısına çıkan insanlardan biri. Anlatımı sade ve sürükleyici bir kitaptı. Sevmediğim yanı ise sonu çok hızlı geçilmişti ve belirsizdi tamamen yazar sizin hayal gücünüze bırakmış. Bu kitabı okuduğumda etkisinden uzunca bir süre çıkamamıştım.

Çünkü küçükken bizde arkadaşlarımızla şakalaşıp, dalga geçerdik. İnsan büyüdükçe anlıyor hatalarını dış görünüşleriyle insanları yargılamaması ve hor görmemesi gerektiğini şu an o kadar pişmanım ki...

📖Alıntılar...

"Bahçe kapısı hiç kilitlenmiyor. Sembolik bir şey galiba. Cennetin kapılarının bize hep açık olması gibi."


👧Pony


17 Şubat 2018 Cumartesi

📚Uysal Kız-Dostoyevski || KİTAP YORUMU!

Merhaba~

Bu benim okuduğum üçüncü ya da dördüncü Dostoyevski kitabıdır.
Daha önce okuduğum kitaplarının dili ağırdı diye hatırlıyorum. Her cümlenin ya da paragrafın sonunda durup düşünme ihtiyacı hissediyordum ama Uysal Kız öyle değildi. Gayet akıcı bir anlatımı vardı. Kitap oldukça kısa 100 sayfa kadar, yani bir iki saate rahatlıkla bitirebilirsiniz.😊


Kırklı yaşlarında ki bir rehincinin, dükkanına gelen on altı yaşlarında ki bir kıza müsahama göstermesiyle başlıyor kitap. Normalde altın, gümüş, vs. kabul etmeyen rehinci farkında olmadan kızın getirdiği, genellikle manevi değeri olan ve altınla, gümüşle alakası olmayan eşyaları parayla takas ediyor. Bir gün, kız dikkatini çekince onunla bir konuşma başlatıyor. Ardından kızı daha da merak ediyor ve hakkında daha fazla şey öğrenmek için bir takım uğraşlara giriyor. Öğrendiklerinin arasında şunlar var; Kızın anne ve babası bir süre önce vefat etmiş ve kız kötü teyzeleriyle birlikte yaşamaktadır. Bir diğeri ise elli yaşlarında ki bir bakkal sahibi kızı görüp, beğenmiş ve kızın teyzelerine bundan bahsetmiştir.
Tabii bu noktadan sonra teyzeler kızı elden çıkarmaya çokça heveslenmiştir. 

Rehinci tam da bu noktada olaya müdahale edip kıza ani bir evlenme teklifinde bulunur. Kız, artık mutsuzluk ve daha çok mutsuzluk arasında bir seçim yapmak zorundadır...

Sanırım kitabın konusunu buraya kadar anlatmam yerinde olacaktır çünkü fazla ayrıntı vermek istemiyorum ki okursanız süprizlerle karşılaşabilesiniz.😉 Kitapta birçok güzel noktaya değinildiğini düşünüyorum. Olaylar rehincinin ağzından anlatılıyor ve ikisininde isminden bahsedilmiyor. Kitap hakkında en çok ilginç bulduğum şey de bu oldu zaten, baş karakterlerin ismi yoktu. Yani en azından ben herhangi bir isme rastlamadım. (Kitabı sınırlı bir zamanda ve hızlı bir şekilde okudum. İsimleri varsa da hatırlamıyorum ama bence yok😂). Bu bir de Beyaz Gemi kitabında vardı. Yazar karakterine çocuk diye seslenmeyi uygun görmüştü😊

Sonuç olarak kitabı beğendim. Kitaba verdigim puan 7/10. Merak edenlere ve okumak isteyenlere tavsiye olunur...😇

📖Alıntılar...

👉Odada ölüm sessizliği vardı... Ben bu sessizliği bile işitiyordum...

👉 Sizin yücelttiğiniz, saygı değer bulduğunuz bir şey, nedendir bilinmez, bir de bakarsınız, başkalarını kahkahayla güldürmüş.

👉 Onda dürüstlüğün yanında yaşamı tanımayışı, gençliğin kolayca kanışı, " temiz yüreklerin" körlüğü vardı.

👉 Ben sessizce konuşma ustasıyım, ömrüm boyunca susarak yaşadım diyebilirim.

👉 Bir şeyi dolambaçlı bir yolla, üstü kapalı bir biçimde söylerseniz insanların hayal gücünü lehinize çevirebilirsiniz.

👉Söylendiğine göre yüksekte duranlar uçurumun derinliğine bakarlarken sanki kendilerini aşağıya doğru iterlermiş.

👉Taparcasına sevdiğim bir varlık tarafından üzerime tabanca çevrilmişse, artık benim için yaşamanın ne değeri vardı?

👉Gariplik bir kusur değildir.

👉Ne için daha ilk günden konuşmamaya başladık? Oysa kavgalı filan değildik.

👉Gerçekten seven kadın kocasının kusurlarını, hatta işlediği cinayeti bile yüceltir.

👉Ah, biz anlaşabilirdik, birbirimizi anlayabilirdik, yalnızca bir kış birbirimizden uzak durmuştuk...

🍑Rose.



13 Şubat 2018 Salı

📚Dedektif Auguste Dupin Öyküleri- Edgar Allan Poe || KİTAP YORUMU!



19. yüzyıl yazarı Edgar Allan Poe...

 Okurken elinizden kesinlikle bırakamayacağınız türden yeteneğe sahip bu yazarımızla ilk kez 'Gammaz Yürek' öyküsüyle tanıştım.

Akıl yürütme ve çözümleme tekniklerini kullanarak sizi bambaşka yerlere götürmeyi başarırken aynı zamanda sınırlarınızı sonuna kadar zorluyor.Karanlık dünyası öyle çekicidir ki içinde kayboluveriyorsunuz.

Tabi bunu yaparken ters köşeye düşürmeyi ihmal etmez, sizinle oynar ve o bunu yaparken farkında dahi olmazsınız. Bu kitapta yalnızca üç öykü bulunmakta ama bana göre içlerinde en unutulmaz olanı 'Morgue Sokağı Cinayeti'ydi.

Evlerinde vahşice öldürülen iki kadın bulunur. Olayı duyan bir çok tanık vardır. Her biri katilin farklı bir dil kullandığını öne sürerler, bu sayede fikir birliğine varamazlar ve plisler tutarsız ifadeler nedeniyle olayı bir türlü çözüme kavuşturamaz. Deha dedektifimiz de işte burada çıkageliyor. Zekasının yanı sıra hayal kurabilme yeteneği, olayı kısa bir süre içerisinde çözüme kavuşturmasını sağlıyor.

Yazarımız bu öyküde aynı olayı birden fazla şekilde tasvir etmiş. Sonuca giderken yürütmüş olduğunuz tahminleri büyük bir soğukkanlılıkla bir bir  çürütüyor. Tüyler ürpertici anlatımı iliklerinize işliyor. Bu kitaptan sonra bir koşu fuara gidip kocaman bir Edgar allen Poe cildli kitap almışlığım bile var.Bir sonraki yorumda görüşmek üzere hoşçakalın...
 Nana...

📖Alıntılar...


"Akıl gerçek olanı ararken, eğer arıyorsa ,yolunu sıradanlık ovasındaki tümseklere tutuna tutuna bulur."

"Alışılmamış ile anlaşılmazı birbirine karıştırmak gibi kötü, ama sık sık görülen bir hataya düştüler.
 Oysa düşüncenin gerçeğe doğru gidişine asıl bu alışılmamış şeylerin yardımı dokunur."

"Gaz lambasının fitilini ateşlemekten son anda vazgeçen Dupin, “Madem ki üzerinde düşünmeniz gereken bir konu var,” dedi, “en iyisi bu işi karanlıkta yapmak olur.”

"Cehennem'e iniş kolaydır."


■Rüya İçinde Rüya

Bu öpücük senin alnına kondu
Ayrılıyoruz şimdi
Bazı şeyleri söylememe izin ver..
Sen hatalı değilsin..Sanıyorum
Günlerim hep hayal içinde geçti.
Yine de eğer umut bitmişse
Bir gün veya bir gecede
Gelecekte ve hiçlikte
Bu yüzden mi her şey biter?
Gördüğümüz yada göreceğimiz
Rüya içinde bir rüyaya döner..

Kıyıda dalgaların gürültüsü içinde
Ayakta duruyorum
Parmaklarımın arasında
Altın kum tanelerini tutuyorum
Azar azar kayıp gidiyorlar
Parmaklarımın arasından
derinlere…
Ağlıyorum, gözyaşlarım dökülüyor!
Tanrım, onları daha sıkı
Tutamaz mıyım?
Onlardan birini, acımasız dalgalardan
Kurtaramaz mıyım?
Bütün gördüğümüz göreceğimiz bu mu
Bu mudur rüya içinde rüya görmek?







12 Şubat 2018 Pazartesi

📚Madam Bovary - Gustave Flaubert || KİTAP YORUMU!





              **Dünya edebiyatında ilk realist roman olarak bilinir.
**Öncelikle bu roman yayınlandığında yazar ve yayıncı hakkında ahlaksızlığa teşvik suçundan dava açılmıştır. ( Bunu duyunca çok şaşırmıştım. Çünkü hiçbir zaman suç işleyen veya ahlaksızlık yapan insanların yargılandığını düşünmüyorum. )


Charles gösterdiği çalışmalar ve davranışlarla yaşının gerektirdiği sınıfa gidememiştir. Okulu ailesinin sayesinde bitirir. Sınavlara hazırlanır ama başarılı olamaz. Daha sonra tekrar sınavlara çalışmaya koyulur ve bu sefer iyi bir dereceyle geçer. Tostes adlı küçük bir kasabada doktorluk yapmaya başlar. Annesi oğlunu kasabada yaşayan dul bir kadınla evlendirir. Charles evlenmeyi daha iyi koşullar getirecek bir olay olarak görüp daha özgür olacağını düşünür. Dul eşi ile mutlu olamayan Charles bu hayata katlanır. Bir gece kapıda duran atın gürültüsüne uyanırlar. Adam hekimi çağırmaya gelmiştir ve cebindeki mektubu uzatır. Charles kasabada her kesim insanla ilişki kurmaktadır ve Rouault'la dost olup evlerine gitmeye başlar. Daha sonra karısı hastalanır ve ölür. Bir süre sonra Rouault'un kızı Emma ile evlenir. Zaten olaylar bundan sonra başlıyor. Emma, Charles'in ilgisinden sıkılmıştır ve yavaş yavaş ondan uzaklaşır. Önce romanlara sığınmaya çalışır. Yaşamın tekdüzeliğinden sıyrılmak için çeşitli aşk ilişkileri yaşamaya başlamıştır.  Zaten bu dönemde insanlar para ve toplumsal mevkiden başka bir şey düşünmezler demek istiyorum ama diyemiyorum. Yaşamın hangi döneminde para ve toplumsal mevki önemli olmamıştır ki? Sürekli bir arayış içinde olması, sahip olduğu şeylerin değerini bilmemesi , hep daha fazlasını istemesi ,aradığı mutluluğu kimsede bulamayışı onun sonu olacaktır…. Okumanızı tavsiye ederim. Bakalım siz hangi ruh haline bürüneceksiniz?


📖Alıntılar...

- ''Gerçekten, kimse hiçbir zaman isteklerini, kavramlarını, acılarını tam ölçüsüyle belirtemez; insanın dili çatlak bir kazan gibidir, biz yıldızları duygulandırmak isterken ayıları oynatacak ezgiler döveriz.''





-Ona göre, aşk yıldırımlarla, şimşeklerle birdenbire gelirdi; insanın üzerine göklerden boşanan, yaşayışını altüst eden, bütün güçlerini elinden birer yaprak gibi yolan, gönlünü olduğu gibi uçurumlara sürükleyen bir kasırga. Bilmiyordu ki oluklar tıkanmışsa evlerin taraçasına yağmurdan göller oluşur.





-Para istemek, aşkın uğradığı kasırgaların en soğuğu, en yıkıcısıdır.


👧Pony 

11 Şubat 2018 Pazar

📚Frankenstein-Mary Shelley || KİTAP YORUMU!




Merhaba ben Nana.

Kitap okuma alışkanlığımı ilk okulda sınıfımızdaki küçük kütüphanenin yüz temel eserleriyle kazandım. Çeviri ve klasik kitaplara aşığım.Yeteri kadar param ve vaktim olsaydı bunların tümünü kitap okuyarak ve kitap satın alarak geçirirdim. Bir cümlede dakikalarca takılı kalmayı, ağlamayı, deliler gibi gülmeyi ve en önemlisi kitabın son sayfalarına doğru hüzünlenmeyi hiç bir şeye değişmem. Kendimden bahsetmeyi hemen kesiyor ve  kitap özetimize geçiyorum.


Frankestein felsefi bir yaklaşımla yazılmış olmasına karşın korku romanı olarak akıllarda kalmayı başarmış bir eser. Tıp öğrencisi olan Victor Frankenstein hastalıklara son verebilmek ve ölümsüzlüğe ulaşmak için insan yapmaya karar verir. Sayısız deneyler yapar ve sonunda formülü bulur.Toplamış olduğu ceset parçalarından iki buçuk metre boyunda bir insan yapar.

Sonrasında yaratmış olduğu bu varlığı beğenmez ve onu yok etmek ister.İşte Frankenstein'ın hikayesi bu şekilde başlıyor. Biçimsiz bir vücuda ve yüze sahip olmak dışında bir günahı olmayan bu isimsiz yaratık, yaratıcısı ve toplum tarafından dışlanır.Hepimizin canavar sandığı Frankenstein aslında bir kurbandır.

Kocaman dünyada bir başına kalan Frankenstein'ın tek isteği yalnızca kabul görmektir, fakat insanlar öyle önyargılıdır ki bunu yıkmayı başaramaz. İnsanlardan uzak durmaya başlar ve gittikçe acımasızlaşır. Tüm bu olumsuzluğa rağmen içinde yaratıcısının kendisini  kabul edebileceğine dair küçük bir umut beslemektedir. Babasından (yaratıcısı) ona bir eş yapmasını ister, aldığı red cevabıyla öfkelenir. Ve yaratıcısından intikam almak için ant içer...

Bu romanı korku romanı olarak görmek çok yanlış olacaktır. Çünkü yazar satırlarında insanlığı sorgulamış, ön yargıların sonucunda kaybedilen hayatları ele almış. Kalp çarpıntısıyla okuduğum kitaplar arasında yerini uzun bir süre koruyacak. İnsanlık dersi çıkarmamız gereken öyle ince ayrıntılar var ki okuduğunuz zaman beni anlayacağınızı düşünüyorum. Hiç kimse salt kötü olarak doğmuyor. Karşımızda ki her kim olursa olsun ön-yargıdan uzak durmaya çabalamalıyız. Kim bilir, farkında olmadan sarf ettiğimiz tek bir kelime bile karşınızdaki kişinin yara almasına yeterli oluyordur...



📖Alıntılar...


"Ben kötüyüm çünkü çaresizim."


"Öleyim istiyorsun, yaşamla böyle oynamaya nasıl cüret edersin."

"Acılar beni bir canavar yaptı."


"Yalnızlık tek avuntumdu...
Derin, karanlık,ölüm misali yalnızlık."


"Ne diye insanların bana acıdığından fazla acıyayım onlara?"


"Madem beni sevmeyecektin beni neden yarattın?"

"Victor hata doğruyu bu kadar benzerken kim mutlak mutluluk çıkarabilir ki kendine.
Kendimi binlerce insanın toplanıp da beni aşağıya atmaya çalıştığı bir uçurumun kenarında yürüyormuş gibi hissediyorum."

"Her yerde saadet görüyorum. Bir tek ben kesin ve değiştirilemez bir şekilde saadetten men ediliyorum."

Nana...



9 Şubat 2018 Cuma

📚Harry Potter- J.K.Rowling || KİTAP YORUMU!



Herkese merhaba arkadaşlar ben Candy.
Bugün sizlere çok sevdiğim bir seri Harry Potter özel baskı olan kitapları ile ilgili bilgi vereceğim. Öncelikle filmin büyük bir hayranıyım. Filmler çıktıktan çok sonra izlemiş olsamda çok ilgi duyduğum ve sevdiğim bir seri. Öncelikle Harry Potter ve Felsefe Taşı kitabının özel baskısı ile başlayacağım. Kitapları daha önceden aldıysanız hikaye olarak bir değişiklik yok ama Jim Kay ve muhteşem resimleri ile tam bir baş yapıt olmuş. Koleksiyon yapmak isteyenler için ve seriyi çok sevenler için ideal bir koleksiyon olur. Şu an için ilk üç kitap piyasaya sürüldü ve her sene bir kitap geleceği duyuruldu. Kitapların fiyatları normal kitaplara göre biraz fazla ama verdiğiniz paraya değeceğini söylemek istiyorum. Kitap ciltli kapak ve her kitabın renkleri de birbirinden farklı Felsefe Taşında tahmin edersiniz ki kırmızı renk kullanılmış. İlk kitapta bazı karakterlerin çizimleri de yer alıyor. Görsellere eklediğim görüntülerden  bakıp fikir yürütebilirsiniz. Eğer bu yeterli gelmezse en yakın kitapçınızda mutlaka bulabilirsiniz ve orada rahatlıkla inceleyebilirsiniz. Normalde kitaplar 60–70 lira arasında değişiyor. Fiyatlar çok geliyorsa kitapyurdu.com dan da bakabilirsiniz. Serinin bir sonraki kitabındada görüşmek üzere.

-Candy

5 Şubat 2018 Pazartesi

📚Devrim-Jack London || KİTAP YORUMU!



Merhaba ben Pony👧.

Film izlemeyi, kitap okumayı ve araştırmayı seven bir insanım. İkinci el kitaplara tuhaf bir şekilde bayılıyorum ve insanların kitaplarda altını çizdikleri satırları okumaktan da zevk alıyorum. Kitapların eskidikçe güzelleştiğine inananlardım. Tanışma kısmını çok uzatmadan ilk kitap yorumuma geçmek istiyorum.

Devrim, yazarın anılarından yola çıkarak yazdığı bir kitaptır. İlk sayfalarda devrimin niçin yapılması gerektiğinden bahsedilmiştir. Dünyaya yayılan uluslar arası tam 7.000.000 yoldaşın var olduğu ve bunun yıllara göre artışını sayısal verilerle gözler önüne sermiştir. Mağaralarda yaşayan ilkel insanlarla, günümüzün modern insanları karşılaştırılmıştır. Devrimin amaçları, işçi sınıfının neden ayaklanmalarının gerektiği gibi vb. birçok konuyu açıklanmış ve örneklerle pekiştirilmiştir.


Jack London kitapları okuyup hayran olmamak elde değil. Kitaplarında öyle güzel örnekler veriyor ki sizi konunun içine dahil ediyor. Okuduğum eserlerinde yaşam kavgası ve sert bir kapitalizm eleştirisi göze çarpıyor.  Zaten zamanla militan bir sosyalist olmuştur. Haklı mı? Bana göre haklı  ve yazdığı kitapları okumayı da çok seviyorum. Kitapta, mağarada yaşayan ilkel insan ve günümüzün modern insanlarının karşılaştırıldığından bahsetmiştim. İlkel insan yiyecek bir şeyler bulmak istediğinde ihtiyacı olduğundan daha fazlasını buluyordu. Ayrıca dinlenebileceği ve çocuklarıyla ilgilenebileceği zamanı vardı. Bütün zamanını yiyecek bulma çabasına ayırmıyordu. Modern insanlara gelince yiyecek bulabilmek için paraya ihtiyaçları vardır para için işe ihtiyaçları vardır. İş bulamadığımızda hakkımız olan paranın yarısını bile kabul etmek zorunda kalıyoruz çoğu zaman. Bu sefer yiyecek ve barınacak yer için birbirimizle savaşacak duruma geliyoruz. Zaten tüm zamanımızı yiyecek bulmak için harcıyoruz.

 Sonuç ne mi?

 Mutsuz ebeveynler  ve ilgisiz çocuklar. Sözde teknoloji gelişti ve yaşam kolaylaştı…(!)


İnsanların neden sınıflara ayrılması gerektiğini düşünmüşler? Bu sınıflara göre insanların değerinin artmasını ya da azalmasını mı sağlıyor?

📖 Alıntılar...


  • Devrimciler, yanlışlara ve adaletsizliğe karşı çıkarlar, doğruluğu överler ve hepsinden önemlisi, insan özgürlüğün ölümsüz şarkısını söylerler tüm ülkelerin, tüm dillerin ve tüm zamanların şarkısını.

  • Cahilliğin ağzından dökülen dogmatik sözler tanrıları güldürebilir, ama insanları ağlatması gerekir...

  • Hırsızlıktı bu, tamam; ama kapitalizmin de gerçek ruhuydu.

  • Hükümetinizi, saraylarınızı, bütün o soylu rahatlığınızı elinizden alacağız ve o gün siz de ekmeğiniz için tarladaki köylü ya da şehirlerinizdeki aç ve çelimsiz işçiler gibi çalışacaksınız.


  • Toplum ormanında herkes birbirini avlamaya çalışır.

👧Pony 




3 Şubat 2018 Cumartesi

📚Denizin Şarkısı || KİTAP YORUMU

Merhaba...🙆

İlk postumu oldukça eski ve sevdiğim bir kitaba ayırmak istedim. Denizin Şarkısı, benim lise döneminin başlarında okuyup çok etkilendiğim, sonradan kaybettiğim ve arayıp durduğum bir kitap. Yaklaşık bir ay kadar önce sahafta bulduğumda sevinçten havalara uçtum desem yeridir.

Kitaba gelecek olursak... Aslında konusu çok bilindik. Genç bir kız olan Wendy doktorundan beyninde bir tümör olduğunu ve dört ay ömrü kaldığını öğreniyor, ardından  doktorunun önerisiyle annesinden kalan evini satıp üç aylık bir gemi turuna katılıyor. Sonrasında gemide birlikte yolculuk ettiği ve yemeklerde aynı masayı paylaştığı, yakışıklı, aynı zamanda da oldukça gizemli bir adam olan Garth'a tutuluyor. Ölmeden önce tadabildiği aşkın heyecanını yaşıyor..

Birazcık Spoiler~
------------------------ 

Aşık olduğu adam, yani Garth, bazı yanlış anlaşılmalardan ötürü kendisine kimi zaman alaycı ve aşağılayıcı davranışlarda bulunuyor, ancak tüm yanlış anlaşılmalar ortaya çıktığında o da duygularını dizginlemekten vazgeçip kendini aşkın sihirli ellerine bırakıyor...

Fakat sorunlar bitmiyor! Wendy, aşık olduğu adamın üzülmemesi için onu terk ediyor. Ancak bilmediği bir şey var...

----------------------
😄 Sanırım az çok kitabın hatları anlaşılmıştır. Basit kurgusuna ve birbirini tekrar eden kelimelere rağmen benim oldukça akıcı bulduğum bir kitap!
Okunmasını tavsiye ederim tabii ki. Sahaflara uğradığınızda Beyaz Dizi kitaplarına bir göz atmayı da unutmayın derim..






🍑Rose